3 Temmuz 2009 Cuma

küçük büyük lirik türk şiiri


mustafa burak sezer


hep lirik lirik lirik insanlar ne kadar

çok lirik allahım

çok kırıldım allahım

falsolarımız o biçim

seni seviyorum ulan jessica

demedik kötü olduk.


alacağın olsun türk şiiri

bakkallar eskiden veresiye verirdi

vericez diye alırdık

artık mangırı görmeden kimseler vermiyor

artık mangırı gören cennetlik

artık monuci belluci bir hayal

artık sen global krizden topu diktin

yüce toplar bile krize karşı koyamadı

onlar da donları indirdiler.


ne diyorsam liriklikten azizlikten işsizlikten başıma geldi

imgenin azizliği höttürü höttürü neler biliyorsanız

size hayat hikayemi anlatmıycam size

hikaye mikaye yok.

gidin sütünüzü için. gidin diskoya

manyak manyak tepinin. sikimde değil.

üstelik bir jetsikim bile yok

bütün şehir çıldırdı.


2008


22 Ocak 2009 Perşembe

manifesto değildir bebek

http://img254.imageshack.us/img254/306/tom151hb3.jpg

mustafa burak sezer


manifestoyu şimdi yazmak hem büyük bir hata hem de erken olur kanaatindeyim. bana göre manifestoyu şiir yazıyor zaten. köken itibarıyla bir başlangıç çizgisi çekmedim ama kırık şiiri arkaik divan şiirinde de, neo-klasik ingilizlerde de veya post-war amerikanlarında da bulmak mümkün. herkes kırık şiir yazmıyor ama.

kırık olmanın bir çok yönü var. ben de hepsini kafamda oluşturmuş değilim. garibin ve ikinci yeninin kırıka uyan tarafları var ama bütün olarak da kırık değil.


kırık şiir hiphop kültürü biraz. rahat ve bol giyiniyor. asi ve ağzı bozuk. kimi zaman dolaylı kimi zaman dolaysız yoldan ironik, sarkastik ya da direk küfrediyor. ama küfürün en büyük özelliği kırık olması. bana göre kırık şiirin merkezinde yer alan konuşma dilinden daha çok, dilin tabusunu, adetini, konvensiyonel dayatmacı medeni ve yapmacık şeklini iplemeden içine geldiği gibi söylemesi. salak salak ilham beklemeden, bilinç ve altından gelen ne varsa konuşmak. tabi bu konuşmayı elde etmek için şair olmak şart. şairlik sana kelimeler üzerinde gizli bir kontrol veriyor çünkü. insanlar içinden geldiği gibi konuşurken faka basıp düşerler. kırık şair faka basmadan kıvırmasını bilmeli.


modern olan ne varsa dalga geçiyor. mevcut türk şiiriyle, şairiyle, okuyucusuyla dalga geçiyor. kendisyle dalga geçerek şiiri şairden daha ön plana sokuyor. başı yok. giriş, gelişme, sonuç, netlik, bütünlük, climax, anti-climax, katharsis filan yok. başlarken bitip, biterken başlayabilir. genel itibariyle pat diye durur. bitmez. hatasını göstermeyi sever. okuyucuya hata gösterir. hata yapmakla şairin dolayısıyla insanın küçük ve aciz bir varlık olduğunu ortaya koyar. göz boyamaz ama gözleri rahatsız eder. düşünülmeden, planlamadan yazılırken kendi planını çizmesiyle kendi kendini dener, bu açıdan deneysel bir şey aynı zamanda. şair yazarken kendini de keşfediyor.

kafiyeyle, anlamsız deneysel zırvayla, pseudo-avantgardlıkla dalga geçiyor. beklenmedik kafiyelerin ve ritimlerin oluşması kasıtlı olan bir şey değil. şairin kelimeler üzerindeki oto veya psişik kontrolünden ötürü yarım kafiyeler oluşabiliyor. kırık şiir kafiye ve ses güzelliği yaratmak için yapılan bir şey değil. yazarken şairini sinirlendirmeli, güldürmeli ve düşündürmeli. sen yazdığına gülüp aynı anda sinirlenip düşünmüyorsan, bunun etkisi olmayacak demek.


her şeyden konuşabilen ve her forma girebilen bir şey kırık şiir. ateş, hava ve toprak değil ama su. çok rahat akıyor ve amorfik. klasik şiir formlarına, nesire, deforme edilmiş yarı klasik yarı avantgarde biçimlere de bürünebilir. formun kırık şiire büyük bir etkisi veya katkısı yok. alt alta dizsen de, yan yana koysan da (juxtapose) aynı tadı ve tesiri verecek.


kesinlikle humanist, apolitik, konformist, mıymıy, beyefendi ve nazik değil. yazılırken nereye gittiğini, ne söylediğini düşünmüyor. acı, geren ve huysuzlandırıcı olanı kırarak söylüyor. mizahi olmaya çalışmak kırık şiir değil ama mizah kırık şiirin merkezinde. ya da kırık komedi. aristo komediyi en sona itmişti. komedi ise bütün hayatın merkezinde olan şey aslında. kutsal komedi. epik, trajik, lirik, psişik ve materyalist olan ne varsa komedinin içinde

.

23.01.2009 / Islamabad